8 Kasım 2009 Pazar

Anlamsız

Gittin..
Peki farkettin mi giderken yüreğimde açtığın derin yarayı..
Dokunsalar bir gün ne kadar acıyacağını farkettin mi..
Nasıl da güzel başlamıştık seninle..
Hatırladın mı hiç o güzel anıları..
Gittin..
İçimden gitme diye haykırırken ben, duydun mu yüreğimin sesini..
Kal deseydim biraz daha kalırmıydın..
Avuntu olurdu gerisi..!
Yazılacak, söylenecek hangi söz ifade edebilir beni..
Yine de yazıyorum işte..
En çok seni özleyeceğim şimdi..
En çok esprilerini, gülüşlerini, sesini, yüreğini..
Aldığım yarayı bile unutturacak bu özlem belki..!

19 Ekim 2009 Pazartesi

Acı'ya Yürürken


Adım adım yaklaşırken bilinen sona,
Yine de geri geri gidiyor ayaklarım.
Son kez yüzüne bakıp seviyorum derken sana,
Gözlerinin çok gerisinde kalıyor bakışlarım.
O kadar yakınken, bir o kadar uzağım..!

17 Eylül 2009 Perşembe

Keşke Korkmadan Sevebilseydim Seni

Neydi azaltan sevgileri zamanla?

Biraz daha ulaşmış olmak mı? Aslında hala severken birini fazla bir arada olmanın getirdiği "acaba sevmiyor muyum?" sorusu muydu sebep?

Oysa ne kadar da istiyorduk peşinden giderken düşlerimizin. Ne kadar da heyecan doluyduk O'na ulaşmayı dilerken. Nasıl da umut ediyorduk bir gün yanında olabilmeyi. Nasıl da sabırsızdık sevgimizi göstermek için. Peki ya sonra! Neden sustuk? Neydi korkutan? Bizi O'ndan uzaklaştıran neydi?

O'nu öylesine iyi tanırken, öylesine aynı pencereden bakarken hayata, neydi şimdi kelimelerimizi boğazımızda düğümleyen?

Neydi azaltan sevgileri zamanla?

Yoksa yitirme korkusu muydu sebep? Ya bir gün giderse sorusu muydu? Ama böylesine korkarken nasıl yaşanırdı Aşk? Bu yüzden mi zordu Aşk, bu yüzden mi acıtıyordu?

Bu sorular ve bu korkular yüzünden, kelimelerimizi bile özenle seçerken aslında hiç konuşamaz olduk. Ve biz gitgide çoğalırken aslında, gitgide azalıyorduk. En acısı farkına bile varamıyorduk bunun. En azından birimiz..!

Keşke korkmadan sevebilseydim seni..!

9 Eylül 2009 Çarşamba

ÖDÜL VE MİM

Bu ödülü bana layık gördüğü için http://cicibicibiseyler.blogspot.com/ çok teşekkür ederim:) Kurallara gelince:
1- Sizi ödüllendirene teşekkür edin.
2- Sizi ödüllendirenin blog linkini yayınlayın.
3- Ödülün logosunu yayınlayın
4- 7 yaratıcı blogeri ödüllendirin.
5- Bu 7 bloğun linklerini yayınlayın.
6- Ödüllendirdiklerinizi bundan haberdar edin.
7- Kendiniz hakkında 7 ilginç şey yazın.
Kendim hakkında 7 ilginç şey:
1- Her ne kadar öyle olmasını istemesem de plansız yaşayamam. A planım işlemediyse her zaman için bir B planım mutlaka vardır:)
2-
Uykudan uyandırıldığımda çok sinirli olurum. Bu konuda hiç hoşgörülü değilimdir. Çünkü bir kere uyanırsam bir daha uyuyamam. Bu çok kötü.
3- Çift sayı takıntım vardır. Bir bardak çay içtiysem mutlaka ikiye tamamlamalıyım:S
4-
Simetrik bir insanım. Birşey yamuk durduğunda dengemin bozulduğunu hissederim. O yüzden yamuk duran bir şey varsa hemen düzeltirim.
5- Bloguma bir yazı yazarken fonda mutlaka bir müzik çalmalı. Müzik olmadan yazamam.
6- Çok ayrıntıcıyım. Bazen bu özelliğimden nefret ediyorum. Çünkü beni çok yoruyor.
7- İlginç birşeyi farkettim ki, ben o kadar da ilginç biri değilmişim:)

VE MİM!
Sevgili arkadaşım Sibel beni mimlemiş,teşekkür ediyorum,sevgilerimi yolluyorum!
En sevdiğiniz film: Aslında birden çok. Sınırların Ötesinde, Joe Black ve romantik komedi türündeki filmler.
Yapmayı en çok sevdiğiniz yemek: Mantı. Ama mantıyı yapmaktan çok yemeyi severim aslında:)
En son okuduğum kitap: Rüzgar Gibi Geçti.
Blog yazmaya başlama kararını nasıl aldın: Aslında beni mimleyen sevgili arkadaşım Sibel bu fikri bana aşıladı:) Teşekkür ederim kendisine :)
Bloğunu hangi sıklıkla ziyaret edersin: Hergün.
Bilgisayar açıldığında bloğunu açmak kaçıncı sıradaki iştir: Duruma göre değişir.
Başka blog sayfasında görüp aldığın yada gitiğin yer oldumu: Hayır.
Bloğunda hangi konulardan bahsetmek seni mutlu eder: Düşünsel konulardan.
Bloglarda gördüğün seni diğer arkadaşlarını eklemekte cezbeden ne olur?: İlk bakışta şablon dikkatimi çeker. Ama eklemek için içerik ve tema elbette.

5 Ağustos 2009 Çarşamba

Mutluluk, bir an değilmiydi?


Mutlu olmak..! Güzel bir kavram.

Ama mutluluk neydi ki? Günün birinde "Ben mutluluğu yakaladım" diyebilirmiydi insan?

Bir ömür boyu mutluluk denen kavram varmıydı gerçekten de?

Tam bu noktada, çok eskiden duyduğum bir söz çınlıyor kulaklarımda. "Mutluluk, anlardan ibarettir."

Gerçekten de öyle değilmiydi? Yıllar yılı arayıpta bulamadığımızı sandığımız mutluluğu aslında binlerce kez yakalamamışmıydık? Ve yitirmemişmiydik binlerce kez? Kısacık bir andan ibaret değilmiydi mutluluk?

Öyleyse yanlıştı dövünmek, üzülmek, ağlamak.. Çünkü geldiği gibi gitmiyordu hayat. Öyle olsaydı anlamı da olmazdı belki mutluluğun.

Sanırım en doğrusu kısa ama mutlu An'larımızı birleştirip gülümseyebilmekti. Uzun sürmesini hayal etmemek.


Siz hangi taraftasınız?


Kaybettiğiniz anlar için dövünenlerden misiniz? Yoksa anlarınızı birleştirip gülümseyebilenlerden mi?

17 Temmuz 2009 Cuma

Başka Hiç Bir Duyguya Yer Olmamalı Aramızda Aşk'tan Başka

Sevmeliyim seni
Çok sevmeliyim
Kaybetmekten çok korkmalıyım mesela
Sözcüklerimi özenle seçmeliyim
Karşında el pençe durmalıyım
Ve öyle bir noktaya varmalıyım ki seninle,
Kendimi bulmalıyım

Bu kadar da değil elbette..
Kendimi bulduğum noktada yitirmemeliyim seni.
Aynı olamasakta tümüyle, benzerliklerimizin farkına varmalıyım

Yalnızlığıma çare olarak görmemeliyim seni
Etrafımda bir çok insan varken de gelmelisin aklıma.

Büyük bir heyecan duymalıyım gözlerine bakarken;
Huzuru da bulmalıyım.

Her an, her dakika dile getirmemeliyim sevgi sözcüklerini
Bir kez canım dediğimde yüreğimden koparcasına söylemeliyim.

Seninleyken soru işaretleri olmamalı kafamda
Sorgusuz sualsiz sevmeliyim seni
Ve en önemlisi nedensiz
İlle de bir neden olacaksa, sevgimiz olmalı tek nedenimiz.

Yanındayken su gibi akıp geçmeli zaman
Ayrılık zamanları uzun, vuslat zamanları kısa gelmeli.

Yanımdayken bile özlemeliyim seni
Koşar adım gelmeliyim sana.

Sırf sen istediğin için değilde,
Çok sevdiğim için paylaşmalıyım hayatı seninle.

Umarım bir gün anlarsın beni..
Sorulara, acabalara ve başka hiç bir duyguya yer olmamalı aramızda
Aşk'tan başka..!
İkimizin de gidecek çok yolu var daha ..!

4 Temmuz 2009 Cumartesi

Anahtar Kelime

Zamanın çare bulamadığı hemen hemen hiç bir şey yok gibi.

Hiç geçmeyeceğini sandığın acıları, üzüntüleri,en derin kederleri ve daha ne çok şeyi götürüyor beraberinde.

Bazen mutluluklarımızı alıyor. Tam da uzun zamandır olmadığın kadar mutlu hissederken kendini, kısacık bir zaman diliminde değişebiliyor herşey. Şaşırıp kalıyorsun.

Bazen de umutlarını alıp gidiyor. Zaman içindeki yaşanmışlıkların daha umutsuz bakmana neden oluyor hayata. Tutunduklarını alıp götürüyor.

Kimi zaman sevdiklerini alıyor, bir daha görememecesine. Hasret bırakıyor zaman, ağlatıyor, özletiyor, yıpratıyor, ama dayanılabilir hale de getiriyor.

İşte zamanın en sevdiğim yanı da bu zaten. Hiç bir şey aynı kalmıyor. Tabi ki kederler de. Birileri bana "zamana bırak" dediğinde anlayamadığım, gülüp geçtiğim o sözü de zamanla anlıyorum nihayetinde..!

12 Haziran 2009 Cuma

Sahip Olunması En zor Manevi Duygu

Bir insanın yüreğine aşk'ı koymak mümkün mü?

Hani şu varsa vardır, yoksa yoktur denen büyük duygu..

Çok zor bence. İnsan herşeye, istediği herşeye bir gün bir şekilde sahip olabiliyor, çalışarak başarabiliyor da bir şeyleri, bir tek aşk, bir tek sevgi kazanılmıyor çalışarak.

O, varsa var olan, yoksa yok olan, hiçbir zorlamanın dize getiremediği, hiçbir şeyin neden olamadığı büyük bi duygu çünkü. Nedensiz bi duygu..
Varsa içimizden sel gibi taşan, saklamak istesek te saklayamayacağımız, gözlerimizde parıldayan, durdurmak istesek te durduramayacağımız, yüreğimizden söküp atmak istesek te atamayacağımız, ama yoksa hiçbir zorlamayla yüreğimize yerleştiremeyeceğimiz, göstermelik sevgi sözcükleriyle kendimizi kandıramayacağımız bi duygu..

Elbette bu kadar da değil. Tanımların yetersiz kaldığı, belki de tanımlara sığmadığı için sahip olunması bu kadar zor, sahip olunması böylesine zor olduğu için de böylesine değerli bir duygu..

Yüreğinizde Aşk'ı taşımanız, ve sevdiklerinizin yüreğinde Aşk'ı bulmanız dileklerimle..!

30 Mayıs 2009 Cumartesi

Anladım ki..

Uzun zaman önce gidenlerin ardından boşa üzüldüğümün farkına vardım. Ne kadar güzel anlarımız, iyi kötü anılarımız olursa olsun ve biz bunları kaybetmemek uğruna ne kadar çabalarsak çabalayalım, gitmek isteyenler bir şekilde çıkıp gidiyordu hayatımızdan işte.. Biz sıkı sıkıya sarılsak ta, bırakmamacasına kenetlensek te gidiyordu ve hiçbirşey O'nu geri getirmiyordu..

Bu nokta da anladım ki; Sezen Aksu'nun bir şarkısında söylediği gibi, "düşler ve gerçekler ayrı ayrı yaşıyor"du..Bazen düşlerimiz gerçeklerimiz olamıyordu..
Önceleri fazlasıyla üzülmüştüm, ama sonra farkına vardım ki, birisini ne kadar seversek sevelim, ne kadar değer verirsek verelim, yaşananları çirkinleştirmemek için, biraz da sevgimiz ve verdiğimiz değer adına en güzel yerinde bırakabilmek gerekiyordu bazı şeyleri.. Ve en önemlisi affedebilmekti. Çünkü anladım ki; kin insanların yüreğinde taşıdığı büyük bir ağırlıktı sadece. Anladım ki ne kadar affedersek o kadar hafifliyorduk.


Gördüm ki içimde taşıdığım acıya ve hüzne rağmen hayat en görkemli haliyle devam ediyordu.. Akıp gidiyordu zaman..


Artık yaşadıklarımdan acı duymak yerine, gülümseyerek teslim ediyorum anılarımı geçmişe.. Anılarımın bana verdiği acıları değil, bana kattığı güzellikleri alıyorum ve büyüyorum onlarla. Çünkü hiç bir acının sonsuza dek sürmediğini biliyorum artık..!

Merhaba..

Bu bloga ismini verirken, hayatta her şeyin bi karşılığı olduğunu düşündüm.. Acı ve tatlı, üzüntü ve sevinç, yaşam ve ölüm, siyah ve beyaz gibi aklınıza gelebilecek daha nice kelimeler.. İşte bu da düşler ve gerçekler olmalıydı..!